Samstag, 21. März 2009

Museumsnacht

Is arkadasimla kültür dolu bir aksam gecirmeye kararverdik. Cuma günü 17:45 te Kornhaus un önünde bulusacaktik. Ama o gün ben de epey bir sapsaldim.

7 yildir trenle yolculuk yaparim, ama dün yani cuma günü, sanki 17:15 te evden cikarsam, 17:19 treneine yetisebilecegim hissine kapildim. 17:14 te bunun imkansiz oldugunu hatirlayip kendimi evden disari attim, tabi ki treni kacirdim.
Sonra arkadasimi arayip, 17:45 trenine binecegimi, ancak 18:15 te bulusabilecegimizi söyledim. Bir aptallik ta bu. Tren zaten 40 dak. da Bern de ben nasil olurda 30 dakika sonra bulusma yerinde olabirim. Trenden inince de bunu farkettim
Sonra Kornhaus a gitmek yerine Kursaal a gittim. Ne alakaydi acaba. Olmam gerektigi yerin orasi olmadigini fark edince, kosa kosa Kornhaus a gittim. Bu kezde ön giris yerine arkada arkadasimi bekledim. Zavalli arkadasim sogukta beni beklemekten donmustu. Bulusma yerine tam tamina 1 saat 15 dakika gec gittim. Biri beni bu kadar bekletseydi coooktan yemisti fircayi, bir de üstüne üstlük surat yapardim haftalarca.
O gün fark ettim ki Gülten iyi bir arkadas.

Neyse bulustuk, müze kartlarini aldik. Müze sayisi 1 den fazla olunca gidecegimiz müzeyi biraz zor bulduk. Havada cok soguktu. Rüzgar saclarimi savurdu, gözümü kapatti, kör gibi yürüdük yollarda.

Müzeyi nihayet bulduk. Müzelerin isiklandirmasi harika idi. Masallarda ki satolara benziyorlardi. Biz tarih müzesine osmanliya ait birseyler görme umudu ile gittik. Birinci kat "oriantal" kat idi. El ilanlarinda yazdigi gibi türk yemegi göremedik. Türk yemegi diye bir seyler yaptilar ama, daha önce böylesi bir sey tatmamistim. Igrencti. Salonda türk müzigi caliyordu. Tarkan, Orhan Gencebay, Emrah, Göksel, Nil KAraibrahimgil gibi güzide sanatcilardan eserler dinledik. Osmanliya ait pek bir sey yoktu. Bir kac kilic asmislar, gümüs esyalar. Ama tatmin edici degildi. Salon karanlik oldugu icin dogru düzgün resim cekemedim. Taylan Arikan' in baglamasina Srdjan Vukasinovic akkardeon ile eslik etti. Uyum harikaydi, karnim ac kaldi ama ruhumuz tika basa doydu.
Ikinci kat Einstein a aitti. Resimler, esyalar, bir kac belge. Erkekler fizigi cözebiliyor, en zor kuramlari basitlestiriyor ama kadini anlayamiyorlar. Sevgili Einstein ben senin kadinlari anlayabilme ihtimalini sevmistim, ama sen de capkin hovarda ciktin. Einstein mevzusuna ayri bir baslikta devam edecegim.
Alt kat Barock ile bezenmis idi. Her taraf aynalar ile kapli. O döneme ait bir kac resim, beni resmen icine cekti. Sanki elimi uzatsam masaya, insanlara dokunabilecektim. 3 genc sanatci (bir erkek, bir kadin biri de erkek ile kadin arasi bir sey, zannimca o da kadindi) fülüt caldi.
Ayni salonda Haller ile ilgili notlar, cizimler, maketler gördüm.
Müzede eski 1950 li yillara ait, cola makinesi, elektrikli süpürge gibi elektronik esyalar vardi.
Zaman cok cabuk gecti, bol bol resim cektim, onlari bir ara yükliyecegim, su anda nöbette oldugum icin bu isi daha sonraya birakiyorum. Laboratuari karincalar basti, beni de kasinti tuttu. Eger kasintidan ölmezsem o resimleri de eklerim.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen