Samstag, 31. Oktober 2015

Mutluluk

Dostoyevski ye göre insanlar daima basina gelen kötülükleri sayar, sevincleri degil.
Eger saysaydi, dünyanin yeterince mutluluk sundugunu anlardi.
Mutsuz bir animdi bunu instagramda okudugum zaman. Peki dedim bir düsünelim, belki de benim hayatim gercekten cok güzeldir, bana mutluluklar sunuyordur da ben anlamiyordurum. Genelde hayatimin kötü oldugunu anlatmaya baslayinca, "biz de ayni seyleri yasiyoruz" "cok büyütüyorsun, cok konusuyorsun" gibi seyler duyuyorum. Belki de onlar da haklidir. Birazda hayatimda ki sevinclerimi, mutlu anilarimi düsünüyüm dedim. En son ne zaman mutlu olmustu, beni ne mutlu etmisti? bunlari düsündüm.
En son oglum ellerine baktigi zaman mutlu olmustum. Hatta mutluluktan aglamistim. Sekiz aylik oglum, nihayet ellerinin farkina varmisti ve bakmisti. Ogluma epilepsi tanisi konuldu, defalarca ve defalarca havale gecirdi. MR da bir sorun gözükmese de zihinsel bir özür olup olmadigi hakkinda kesin bir sey söyleyemediler. Gelisimi durakladi. 5 aylikken yapmasi gereken seyleri yapmamis, yani ellerine bakmamis, bir oyuncagi ya da baska bir seyi eline alip incelememisti. Terapilere götürdüm, zihinsel gelisimine yardimci olacak oyuncaklar aldim, dualar ettim ve galiba bu yaptiklarim bosa degildi. Karsiligini aldim. Bazi cocuklar kitapta yazdigi gibi ilerler, bazilari da benim ki gibi biraz duraklar, birden bir cok yeni sey yapar ve tekrar duraklar. Mutlu oldugum bir anim.
Ama diger annelere baktigim zaman, onlar bu bebeklerin dogal hallerinin ne kadar önemli oldugunun farkinda degiller. Arkadasimin oglu benim oglumdan 6 ay kücük, ama daha üc aylik ve ellerine bakiyor. Cisimleri eline almaya calisiyor. Arkadasim tabi ki oglunun bunlari yaptigini görünce mutlu oluyor, gülüyor, anlatiyor. Ama farkinde degil bunun ne anlamya geldiginin. Moralimi düzeltiyim derken göz yaslarina boguldum. Cünkü ne üzüntümü paylasacak birileri var ne de sevincimi. Salak gibi aksama kadar gülümsemistim.
Cevremde ki insanlari söyledigi gibi onlar benim yasadiklarimi yasamadilar. Benim ne hissettigimi anlamiyorlar, anlamak istemiyorlar. Tamam anlamak zorunda degilsiniz ama benim icin üzülün, beni azarlar gibi teselli etmek yerine benim icin üzülmüs gibi yapin. Bazen gercekten üzüntü paylasilinca azaliyor, bana agir geliyor artik. Sizler farkinda olmadiginiz kücük seyler beni asiri derece mutlu ediyor. Evet mutsuzluklarimi sayarim, ama sevinlerimi de. gercekten benim hayatim sizlerinkinden kötü ve yoruldum. Birilerine benim hüzünlerimi, endiselerimi söyle bir kac günlügüne ödünc vermek ve kafami dinlemek istiyorum.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen