Freitag, 12. März 2010

Haber vermeden giden

Ihl sözlükten arakladim bu basligi. Ne cok terkedilen varmis, ne cok kizginlik varmis haber vermeden gidenlere karsi. 10 dakikada baslik doldu tasti. Ben de birseyler yazdim. Ben de bana haber vermeden gidenlere bir seyler yazdim. Ama isyan etmeden, onlar haksizdi, korkakti, terkedilendi demeden. Cünkü onlar da haklilar, korkaklik degil bu caresizlikti. Onlarin caresizliklerini bir de burda yazmak istiyorum.



O da isterdi, haber vermeyi, ben gidiyorum diyebilmeyi. Yani basinda yatan sevdicegine parmaklarinin ucuyla dokunup, uyandirmayi, ben gidiyorum demeyi. Evlatlarini bir kez daha öpebilmeyi, gözlerinin icine sevgi ile bakmayi. Hatta düsmanlarina tebessüm edip, ben gidiyorum, dünya size kalsin demeyi. Ama zaman geldi iste. "Bir saniye daha" dedi, "sana bir ömür verdik, daha fazlasi yok" dediler.

Simdi ne olacak. Yapacak söyleyecek cok seyi vardi. Daha "seni seviyorum" bile dememisti. Simdi gidecekti ve onlar bunu bilemeyecekti. Geride kalanlar belki sitem edecekti. Haber etmeden gidene hep sitem ediyoruz, onlari anlayamiyoruz. Terkeden kimdi? kalan mi giden mi gibi sorularla kendimizi mesgül ediyoruz. Aslinda ic rahatlatma cümleleri. Sonuc olarak bir giden ve kalan var. Kim gitmis, kim kalmis ne önemi var. Iki can bir daha bir araya gelmeyecek.

Benim icin her ayrilik ölüm gibidir. Ayriliklar mecburi, habersizce gitmek ise caresizlik.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen