Donnerstag, 20. August 2009

Domatese Benzeyen Kücük Domatesler

Aslinda su anda rapor okuyor olmam lazim, ama ben her zaman ki gibi "yarin erken kalkar okuyurum" dedim ve bir kenara attim. Sabah kalkinca da eminimki " bir daha asla..." diyecegim ama tabi ki tekrarlayacaim.

Yazmak istedigim onca konu varken, bu gece bir kac bitkiden bahsedecegim. Dogadaki her bitkinin her otun bir latince adi var ve her birininde halk arasinda bir adi var. Adlandiramadigimizi da falana benzeyen meyve filan yaprakli gibi. Ben de her gördügüm yuvarlak, kirmizi meyveye, bitkiye domatese benzetmisimdir. Uyariyorum, resimleri internetten arakladim ve bitkiler hakkinda pek bilgim yok. Yine bazi bilgileri internetten arakladim. Yani güvenirlikleri yoktur.



Alic: Bunlarin daha yuvarlak, daha domatese benzeyenleri de var. Bunu yemeyen kalmamistir herhalde.




Cherry Domatesi
Bu da domates. Kücücük, ufacik, tatli bir sey.


Giant Cape Gooseberry (Kaz üzümü)



Tatsiz bir sey, ama görüntüsü cok seker. Hep kalemle göz,agiz, burun cizmek istemisimdir ama tepkilerden utandigim icin hic yapmadim. Genel olarak dekor amacli kullanilir.

Solonum pseudocapsicum (Süs Biberi)

Bu güzel kirmizi top seklinde ki meyveler zehirli imis. Cocuklar bunlarla bolca oynarlarmis. Anneler babalar dikkat, internet karin agrisi yapar, göz böbeklerini büyütür, itina ile zehirler diyor dikkatli olun.

Samstag, 15. August 2009

Zedeli Ebrulari Degerlendirme Servisi


Tam bir yildir ayak ucumda hatali, zedeli kimselere hediye edemedigim ebrularim duruyordu. Onlari degerlendirmeye karar verdim. Ben onlari kesmeye baslayinca annem "ben onlara cerceve alip asacaktim?" diye feryad etsede nafile. Bu ebrula tablo olmayacak kadar kötüydüler, ama ben yaptim onlari atamamda. O halde onlari baska sekilde kullaniyim dedim. Ilk aday bu ebrum oldu. Bu güzel yüzü. Diger tarflarinda boya lekeleri olusmustu.



Bu da ebrumu hayata kazandiracak olan, bos bir kutu. Üst kapagini ebrum ile kaplayinca güzel bir kutu haline dönüstü. Icine cikolata konulan kagitlar (Türkce adini bilmiyorum, Almancasi Pralinenförmchen) yerlestirdim ve cok güzel bir küpe kutusuna dönüstü. Yüzük kutusu olarak kullanirim belki ilerde ama küpelerim icinde cok güzel görünüyor.







Son hal budur. Hos oldu. Artik küpelerim birbirne takilip kirilmiyorlar.

Ayni ebrunun diger kenarini da kitap ayraci haline getirdim.








Samstag, 8. August 2009

Alev Alatli ile Hadi Bastan Alalim

Fazla yoruma gerek yok. Alev Alatli'dan sohbet tadinda egitisel bir progman. Ama yayin saati bana uymayan bir program. Cumartesi günleri Türkiye saati ile 21:10, Isvicre saati ile 20:10. Simdiye kadar bastan sona kadar izleyebilmek hic kismet olmadi. 1 saat, bence bir saatte az. Bu gün cok titizlik göstedim, mutlaka izlemeliydim. Her hafta kaciriyordum, ama bu hafta mutlaka izlemeliydim, cünkü tekrari yoktu. Pazar günleri yayin tekrarlaniyor ama bu hafta tekrar yok. Saat 19:00 oldugunda, "evet basardim" dedim. Misafir yok. Rahat rahat izlerim diye düsündüm ama olmadi. Babam saat 19:15 beni evden zorla cikartti. Haftaya da dügün var. Neden hep böyle faydali programlar, en izlenilmeyecek saatte olur ki? TRT eger benim bildigim trt ise yakin zamanda programi kaldirir. Konular biraz ince mevzu olunca, trt de izleci henüz bunlara hazir degil diyebilir. Youtube da bir kac program bulabildim ama ne yazik ki benim izleyemedigim bölümler yok.
Hadi bastan alalim, Alev Hanim'in yeni kitabinin adi imis. Bunu ögrenincede hüsrana ugradim. Bu tarz seyler genelde arabekscilerde rastlanilir. Yani kasetin adiyla ayni film cevirmek, ya da televizyon programi yapmak. Tanitim icin iyi oluyor ama yaraticiliklarini sorguluyor insan. Izleyebilene iyi seyirler.
www.hadibastanalalim.com bu da resmi site adresi

Freitag, 7. August 2009

Terazi Burcu Sarmis Dört Bir Yanimi


Astrolojiyi ne cok iyi bilirim ne de "aman sacma" diyip gecerim. Bazi insanlar vardir ki insanin oturusundan burcunu tahmin ederler. Ben öyle degilim,hangi burc hangi zaman araliligi onu da dogru dürüst bilmem. Ama burc özelliklerine inanirim. Insanlarin dogum günlerinin karakterlerine etkisine inanirim. Bütün burclari bilmem ama terazi burcunu en ufak hareketinden fark ediyorum. Her ortamda tanidigim bir terazi burcu vardir. Babam terazi burcu 2 Ekim dogumlu. Is arkadasim Gülten de terazi, hayatima öylesine bir ziyarette bulunup cekip giden bir kac terazi burclu insan daha var.. Özellikler ayni. Yasadigim sorunlar ayni..


Terazi burcunun en belirgin özelligi kendilerine ait kelimeleri, cümleleri olusudur. Bazen terazi burcu ile konusurken yoruluyorum, anlatmaktan vaz gecip susmaya basliyorum. Halbuki ayni seyden bahsediyoruz, ayni seye inaniyoruz, ama o altin cümleleri kuramadigim icin anlamiyorlar, sanki karsiymisim gibi tavir sergiliyorlar. Onlarin anlayislari kit demiyorum, sadece kendi kelimelerinden baskasini sevmiyorlar, benimsemiyorlar.


Kendi dogrulari en dogrusudur. Babami bir konuda asla ikna edemem. O kendinin söylediginin dogru oldugundan emindir,dogrulugunu ispatlamaya calismaz, en dogrusu oldugunu bize zorla kabul ettirir. Illa ki sen haklisin diyecegiz, takdir edecegiz. Ama bir balik olarak inanmadigim, amtiksiz bir seyide kabul etmem. Her insanin kendi dogrusu vardir, ama her dogruyu kabul etmek zorunda degiliz. Baliklar da böyledir iste. Babamla bir konu hakkinda tartisiriz, aradan zaman gecer, tartismalar unutur, sonra bizim dedigimiz seyin dogru oldunu söyler, ama "siz haklisiniz" asla demez. Biz demistik ya dedigimiz zaman cileden cikar. "O zaman öyleydi" Gecistirme kelimeleri hep böyle olur zaten. Benim gibi bir baligin tahammül edemedigi hal hareketler bunlardir. Dogrular tartisilabilmeli, dogrularimizi savunmak istemek en hakkimizdir,ama böyle bana kabül ettirmeye calismak zulümden baska bir sey degil. Hic bir teraziyle benim mantigim uyusmadi, ben onlara göre mantiksizim. Onlara göre, eger benim mantigim mantiksa, manti da ünlü bir filozoftur.

Titiz olurlar, sanatci olurlar. Siiri müzigi severler. Ince hesabi severler. Tanidigim bütün terazilerin bir siiri, güzel bir hikayesi, ince ayrintiyi atlamadan cizdigi bir resmi vardir. Iste bu konularda onlara korkmadan yaklasiyorum, kavga etmiyoruz. Zevkler ortak oluyor. Birbirimize hayran kaliyoruz.

Gezmeyi seviyorlar. Iki hafta sonu ard arda evde oturusam kiyamet kopuyor. Küflenecekmisim evde durmaktan. Terazilerin bu enerjilerine hayranim. Gezmek onlari yormuyor.


Kendilerini seviyorlar,narsistler. Fiziksel özelliklerinde de yine "en"lerin insanlaridir. En güzel onlar, en zeki onlar, Allah'in torpilli kullari olarak görürler kendilerini. Ne yalan söyleyim haksizda degiller. Allah özene bezene yaratiyor.

Saglam iltifat ederler. Iltifatlardan hoslanmam, bende negativ etkileri vardir. Iltifat benim icin öylesine cümleler,kelimelerdir. Samimiyeti olmayan seyler. Zaten teraziler de iltifat etmiyorlar,onlar gözlemliyor, ve gördüklerini söylüyorlar. Onlarin yaptiklari bu ise de halk arasinda iltifat diyoruz iste. Teraziler istedikleri kadar iltifat edebilirler, seviyorum süslü cümlelerini.

Teraziler insani sinirlendirir, hatta kirarlar. Bir kac gün sonra da kavga olmamis gibi davranirlar. "Bu ne yüzsüzlük böyle" diye icimden gecirirken, baklemedigim bir anda özür dilerler. Yüzsüzler mi yoksa bariscillar mi bir anlam veremiyorum. Balik burcunun da en belirgin özelligi budur. Biriyle kavga edildi ise (kimin hakli oldugu önemli degil) balik asla tekrar denemez. Cünkü bir kere cani acimistir ve ayni aciyi yasamamak icin kavga edilen kisi ile mümkün oldugunca az muhabbet ederler. Teraziler iste bunu da anlamiyorlar. Kirdiniz beni, bu kiriklari toplamak icin dahi geri dönülmemeli. Dönünce daha ufak parcalara ayiriyorsunuz beni.


Teraziler yalnizdirlar, kalabaliklarin icin de yalniz kaliyorlar. Bunu hangi teraziye söylesem kabul etmiyor. Savunmalari hep ayni "benim su kadar arkadasim var, kac kisi benim pesimde biliyor musun, bir saniyem icin yapmadiklari maymunluk yok" gibi seyler duyarim hep. Sevgili teraziler ben size cevrenizde ki insanlari sormuyorum, icinizde ki insani,aklinizda ki insani soruyorum. Evet haklisiniz, cevenizde cok fazla insan var, arkadas cevreniz cok genis. Siz yakisikli terazi erkekleri, haklisiniz.. Sizlerle bir saniye gecirmek icin kadinlarin yapamayacagi hic bir sey yoktur. Evet sizler kadinlarla gece boyunca birlikte olursunuz,sabah olunca da suratlarina bakmazsiniz. Iste bu yalnizligin ta kendisidir. O kadinlar sadece bir gecenizi süslüyorlar. Eeee sonra. Gidiyorlar. Gitmelerini sizler istiyorsunuz. Ama onlari hayatiniza katma cesaretiniz yok. Icinizde sevgi boslugu var,o dolmuyor. Dolmadigi müddetce de yalnizsiniz iste.


Teraziler siz olmasaniz bu hayat cekilmiyor, bilgi küpleri. Bir de hatalarinizi görseniz sizin hayatiniz cekilir olur.

Samstag, 1. August 2009

ULYTAU


Ulytau, bizi Kafkaslardan selamlayan bir müzik grubu. Keman, elektronik gitar ve dombrayi bulusturmuslar. Hic aklima gelmemisti, asi elektronik gitarin, icimi burkan, benim icin hüzünlü bir calgi aleti olan keman ile muhtesem uyum icerisinde olabilecegi. Sadece bu olsa, onlara dombra da eslik ediyor. Asya, Avrupa, Amerika üc kita bulusuyor adeta. 3 gündür sanatlarini hayret icerisinde dinliyorum. Yeni albümleri temmuz 2009 yilinda cikti.

Ne yazik ki is yerinden bunlari yazdigim icin video ekleyemiyorum. Evde olsam orda da video gönderemem. son virüs saldirisindan sonra bilgisayrim kendine gelemedi. Hâla atesi var. :)

Site adresi ; http://www.ulytau.ru/


Bu grup Borat i izleyip, "aaaaa su kafkaslar da ne kadar geri bir milletmis?" diyen, kafkas kültürünü asagilayan "avrupalilara" ve "amerikalilara" kapak olsun.